Boşanma Süreci ve Boşanma Davası Süreci
Boşanma davası bozucu yenilik doğuran bir dava çeşididir. Eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son 6 aydan beri eşlerin birlikte ikamet ettikleri yerin Aile Mahkemesi’nde açılan dava sonucunda evlilik birliği sona erer. Öncelikle dilekçeniz ön inceleme safhasında incelenir ve daha sonra tahkikat aşamasına geçilir. Tahkikat sürecinin uzunluğu davanızın hukuki özelliklerine göre değişiklik arz edecektir. Bu konuda boşanma sürecinin stresli aşamalarını İzmir hukuk bürosu boşanma avukatları yardımıyla en aza indirgeyebilirsiniz. Ancak unutulmamalı ki, boşanma davası açmak evliliği sona erdirmez. Davanın sonucu ile birlikte kararın kesinleşmesiyle evlilik son bulur.
BOŞANMA DAVASI SÜRECİNDE ALINABİLECEK GEÇİCİ HUKUKİ KORUMA TEDBİRLERİ NELERDİR?
Boşanma davası açmak ile evliliğin son bulmadığını yukarıda belirtmiştik. Tarafların birbirlerine karşı olan yükümlülükleri dava sonucu kesinleşene kadar devam edecektir. Kanun koyucu boşanma davası açmakla birlikte dava sonucuna kadar geçerli olacak bazı önlemlerin alınabileceğini hüküm altına almıştır. Bu tedbirler aracılığıyla hem eşler hem de çocuklar korunmak istenmiştir. Haklarınızın neler olduğunu eksiksiz şekilde öğrenmek için İzmir boşanma avukatından hukuki destek talep edebilirsiniz.
Boşanma davası açan taraflar birlikte yaşamak zorunda değillerdir. Türk Medeni Kanunu’nun 169.maddesi uyarınca ;
Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince
gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının
yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri
re’sen alır.
Bu hükümden anlaşılması gereken hakimin bu tedbirleri kendiliğinden alabileceğidir.
Taraflar böyle bir istemde bulunmasalar bile hakim gerekli görürse bu tedbirlere başvurabilir.
Diğer bir husus ise alınacak bu tedbirlerin geçici nitelikte olmalarıdır. Dava karara bağlanınca
bu tedbirler kendiliğinden son bulur.
Hakim 3 tür önem alabilir :
- Eşlerin barınmasına ve geçimine ilişkin önlemler
- Çocuklara ilişkin önlemler
- Eşlerin mallarına ilişkin önlemlerA) EŞLERİN BARINMASINA VE GEÇİMİNE İLİŞKİN ÖNLEMLERHakim bu hususta hangi eşin ortak konutta kalmaya devam edeceğini ve hangi eşin ortak konuttan ayrılması gerektiğini belirleyebilir. Hakimden önce taraflar bu konuda anlaşabilirler. Bu tedbir geçici nitelikte olduğu için evin sahibinin kim olduğu önemli değildir. Örneğin, kocanın üstüne olan evde kadının kalması kararlaştırılabilir. Aynı şekilde ev kira ise kira kontratının kimin adına olduğu önemli olmaksızın hakim taraflardan birine o konutta kalmaya devam etme hakkı verir.
Uygulamada daha çok çocuk kimin yanında ise o tarafın ortak konutta kalmasına karar verildiğini görmekteyiz. Ancak istisnai durumları öğrenmek için İzmir hukuk bürosunu ziyaret edebilirsiniz.
Bir diğer husus ise hakimin eşlerin geçimine ilişkin geçici düzenlemelerde bulunmasıdır. Günlük hayatta en çok talep edilen istemlerden biri olan TEDBİR NAFAKASI bu bahiste düzenlenir. Bir eşin geçimine diğer eşin katkıda bulunması tedbir nafakası olarak isimlendirilir. Bu nafaka türü boşanma kararı kesinleştikten sonra hükmolunan yoksulluk nafakasından farklıdır.
Hakim tarafların mali durumlarını inceler ve geçici tedbir nafakası talep eden eşin düzenli ve yeterli bir geliri olmadığını saptarsa nafakaya hükmedebilir. Ancak bu takdirde nafaka ödemesi gereken eşin durumunun da buna müsait olması yani düzenli bir geliri ve ödeme imkanı olması gereklidir.
B) EŞLERİN ÇOCUKLARINA YÖNELİK ÖNLEMLER
Hakim, çocuğun boşanma davası süresince hangi tarafta kalacağını re’sen yani kendiliğinden belirleyebilir. Taraflarca daha önceden belirlenebilir olmasına karşın hakim bunu çocuğun üstün yararına uygun bulmazsa tarafların anlaşmalarına rağmen çocuk için gerekli önlemi alır. Ancak belirtilmelidir ki, çocuğun bir tarafla kalması onun velayetine sahip olduğu anlamına gelmez çünkü geçici bir tedbir söz konusudur.
Hakim aynı zamanda çocuğun diğer eşle kişisel ilişkisinin nasıl olacağını da düzenleyebilir. Örneğin, annesiyle kalan çocuğun babasıyla ne sıklıkla görüşeceğini ve nerede görüşeceğini de düzenleyebilir.
Uygulamada genellikle çocuğun yaşının küçük olması halinde anneyle kalması daha uygun görülmektedir. Bunun nedeni ise çocuğun üstün yararı gereğince anne sevgisine, şefkatine ve bakımına ihtiyaç duymasıdır. Ancak durumun özelliği aksini gerektirirse babada kalmasında da sakınca yoktur. Hakim somut olayda pek çok hususu değerlendirerek kararını verir.
Boşanma davasının olumsuz etkilerinden çocuğunuzu korumak adına İzmir boşanma avukatından güncel ve etkili hukuki destek alabilirsiniz.
Özellikle belirtilmesi gereken bir diğer husus ise hakimin ergin olmayan yani 18 yaşını doldurmamış çocuk için dava süresince devam edecek olan İŞTİRAK NAFAKASIna hükmetmesidir. Çocuğun yanında kalmayan eş bu nafakayla yükümlüdür.
C) EŞLERİN MALLARINA YÖNELİK GEÇİCİ ÖNLEMLER
Eşlerin ortaklaşa yürüttüğü ticari faaliyetler olması halinde büyük önem taşıyan bir husustur. Eşlerin sahip oldukları malvarlıklarının ne şekilde kim tarafından yönetileceğine ilişkin düzenlemeleri içerir.
Hakimin boşanma süresince alacağı geçici tedbirler yukarıda sayılanlardan ibaret değildir. Somut olayın özelliğine göre başkaca tedbirler de alınabilir.
SIKÇA SORULAN SORULAR
Boşanma davasını açan tarafın nafaka isteyemez mi ?
Davalı ya da davacı olması önem arz etmeksizin tedbir nafakasının gerekli şartları oluştuğu takdirde iki taraf da bu olanaktan yararlanabilir.
Tedbir nafakası yükümlüsüyüm ve ekonomik sıkıntı yaşıyorum ne yapabilirim ?
Kanun koyucu, tarafların durumunda değişiklik meydana gelmesi halinde tedbirler de değişiklik yapabilir. İlgili mercie başvurarak tedbirin gözden geçirilmesini talep edebilirsiniz.
Boşanma davası devam ederken çocuğum eşimde kaldı, velayetini kazandı mı?
Hayır, çocuğun dava esnasında eşlerden biriyle kalması velayetinin o eşe verildiği anlamına gelmemektedir. Geçici bir tedbirdir. Velayet kural olarak dava sonuçlandıktan sonra düzenlenir.
Çocuk için ilk başta nafaka istemeyip daha sonradan istemek mümkün müdür?
Çocuğun üstün yararı gereğince çocuk için nafaka hakkından feragat edilemez. Dolayısıyla daha sonradan ortaya çıkan yeni durumların etkisiyle ilk başta istenmemiş olan nafaka daha sonradan istenebilir.